Dijital Dönüşüm Kurumsal Stratejiniz Olmalı


Teknolojideki hızlı gelişim ile birlikte ortaya çıkan yeni iş modelleri, birçok endüstriyi derinden etkiledi. Uber’in taksi endüstrisini sarsması, airbnb’nin otelcilik ve turizm sektörüne yepyeni bir rekabet ortamı yaratması gibi örnekler şirketlerin rekabet stratejilerini gözden geçirmeleri gerektiğini gösteriyor. Birçok şirket için artık küçük ama yenilikçi iş modelleri sunan startup’lar, büyük ölçekli geleneksel rakiplerine göre daha fazla tehdit oluşturuyor. Yıkıcı ve yenilikçi teknolojiler olarak nitelendirilen bu teknolojik yenilikler, zamana ayak uyduramayan şirketler için bir tehdit yaratsa da aslında, bu değişimi önceden görüp kendini adapte edebilen firmalar için birçok fırsatı içinde barındırıyor.
Bu fırsatları değere dönüştürebilmek için şirketlerin dijital dönüşümü, şirket stratejisi olarak benimsemesi çok önemli. Henüz birçok şirkette dijitalleşme ya da dijital dönüşüm kavramlarının tanımı üzerinde dahi ortak bir anlayışa varılmış değil. Bazı şirketler dijitalleşmeyi sadece bir BT konusu olarak görüp BT projesi olarak yönetmeye çalışıyorlar. Kimi şirketler iş yapış tarzında bir değişiklik yapmadan, sadece o işi teknoloji altyapısıyla destekleyip, aslında otomasyon projeleri yapıyor ve bunu ‘dijital dönüşüm’ olarak adlandırıyorlar.
Dijital dönüşüm, teknolojik yeniliklerin getirdiği fırsatları iyi değerlendirip, şirketin iş yapış tarzında köklü bir değişiklik yaparak, müşterilere yeni bir artı değer yaratılması olarak tanımlanabilir. Bu köklü değişiklik; müşteri deneyiminde, sunulan ürün ya da hizmetin içeriğinde, şirketin iş ortakları ya da tedarikçileri ile ilişkisinde yapılan bir değişiklik olabilir.
Coca-Cola olarak global ölçekte bir dijitalleşme projesi başlattık. Her büyük dönüşüm projesinde olduğu gibi dijital dönüşüm projelerinde de üst yönetimin projeye ilgisi ve desteği projenin başarısı için kritik önem taşır. Nisan 2017 tarihinde CEO’luk görevine getirilen James Quincey, Coca-Cola’nın dijital dönüşümünü en önemli 5 stratejik öncelikten birisi olarak tanımladı. Böylelikle dijitalleşme sadece bir departmanın sorumluluğu değil, tüm şirketin bir önceliği haline geldi. Bu dönüşüm programında çözüm aradığımız sorular şöyle:
  • Ürün ve servislerimize hangi dijital katma değerleri ekleyebiliriz?
  • Tüketici etkileşimimizi ve tüketiciyle kurduğumuz bağı nasıl farklılaştırabiliriz?
  • Ürünlerimizi son tüketiciye ulaştıran satış noktalarına ortak değer yaratabilecek ne tür platformlar sunabiliriz?
  • Herşeyi kendimiz yapmak yerine, hangi iş ortaklıklarının içinde olmak bize çeviklik ve yenilik kazandırır?
  • Bu dönüşümü hayata geçirebilmek için insan kaynağı ve süreçlerimizde neleri değiştirmeliyiz?
  • Dijitalleşmenin şirketin DNA’sına yerleşmesi ve kültürünün bir parçası haline gelmesi için neler yapmalıyız?

Teknolojinin gelişme ve tüketicilerin bu teknolojilere uyum sağlama hızı o kadar yüksek ki, bütün şirketler artık mevcudu koruma çabasından vazgeçip, yeni koşullara uyum sağlamak için harekete geçmek zorunda. Bunu yaparken de sadece teknoloji perspektifinden yaklaşmayıp, mevcut iş modelini, organizasyon yapısını, ürün ve hizmet tanımlarını, insan kaynağını, iş ortaklıklarını, şirket kültürünü yeniden ele almak, yeniliğe ve farklılığa açık olmak çok önemli. Değişim gittikçe daha öngörülemez hale geldiğinden kimi zaman risk almak, deneyip yanılmak ama yanılgılardan öğrenmek, küçük başlamak ama hızla ölçekleyebilmek gibi yaklaşımlar başarılı olmak ya da hayatta kalmak için kritik hale geliyor. Müşterinin beklentisini iyi anlayan, hızlı karar verip çevik davranabilen şirketler içinse dijital dünya işletilmeyi bekleyen bir altın madeni olarak görülebilir.

Doğan Necip Mersin
Not: Bu yazı ilk olarak 5 Kasım 2017'de BTHaber dergisinde yayımlanmıştır.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dış Kaynak Kullanımının Riskleri (Outsourcing'in Riskleri)

Dış Kaynak Kullanımının Dezavantajları (Outsourcing'in Dezavantajları)

Dış Kaynak Kullanımından Sağlanan Faydalar (Outsourcing'in Faydaları)